Drag King; kulaklarımıza daha tanıdık gelen kavram Drag Queen gibi genel olarak gündelik hayatında kullandığı cinsiyet kodlarının tersine kadın veya erkek kılığında gösteriler yapan bir sahne performansçısına verilen ad. Dolayısıyla Drag King özel olarak toplumsal cinsiyet teatralliği üzerine performe edilen, cinsiyet kavramı ve cinsellik tabuları ile oynayan ‘erkek’ kılığında şov yapan kadın performansçıların kendileri için kullandıkları isim. 80’li yıllara kadar tiyatrolarda ve sinemada karşımıza ara sıra erkek kılığında kadınlar çıkmasına rağmen bu performanslar görünür kılınmamış veya Drag Queen’ler kadar dikkat çekmemiş, ses getirmemişlerdi.

80’li yıllar itibari ile ortaya çıkan, dünyada yayılan Drag King performansçılarından biri olan Diane Torr namı diğer Danny King 1989 yılı itabari ile New York’ta ‘King for a day’ (Bir günlüğüne kral) ismiyle gün boyu süren Drag King atölyeleri vermeye başladı. (www.dianetorr.com) Sahnede ‘erkek’lik parodileri sunan ve bu parodiler üzerinden patriarki eleştirileri ve/veya cinsiyet oyunları sergileyen bu performanslar ‘King for a day’ atölyeleri ile bir gündelik hayat deneyimine dönüştürüldü ve her kadının deneyimleyebileceği bir hal olarak oyunlaştırıldı. Sahne bilgileri kullanarak (kostüm, makyaj, beden dili, karakter geliştirme vs.) kadınlara gündelik hayatta erkek olma deneyimi yaşatan ve dolayısıyla toplumsal cinsiyet performanslarının (Butler diliyle gündelik hayatta cinsiyetin sahnelenmesi anlamında) kavramsal duvarlarını zedeleme üzerine bir çalışma olan 'King for a day' atölyeleri hala sürmekte. Bu atölyeler zaman içinde, katılımcısı kadınların feminist çalışmalarına bir gündelik hayat oyunu olarak eklemlendi ve dünya çapında yayıldı.

Biz bu atölyenin bir benzerini İstanbul’da Tütün Deposu’nda 2 kere gerçekleştirdik. Amacımız toplumsal cinsiyet kimlikleri üzerine düşünen ve çalışan kadınları bir araya getirecek farklı bakış açıları yakalamamızı sağlayacak deneyimler yaşamak için fırsatlar yaratmak. Bu atölyeler beden ve kimlik algımız adına öğrenecek çok şeyimiz olduğunu bize tekrar hatırlatan ve kültürümüzde (tabi ki diğer kültürlerde de) üstüne toz kondurulmayan ‘erkeklik’ adına düşünmek için bir fırsat daha sadece. Daha bedensel ve oyunsal bir süreç olması dolayısıyla teoride karşımıza çıkmayan birçok deneyimle karşılaşmamızı sağlıyor. Feminist pratikleri hayatında sıklıkla kullanmayan kadınlar için de, teorik ve politik süreçler içinde olan kadınlar için olduğu kadar işlevsel ve eğlenceli olan bu atölyeler sayesinde gündelik hayatımızda tekrar etmemizin normal şartlarda zor olduğu bir deneyim yaşıyoruz hep birlikte. İçinde yaşamaya binlerce yıldır mecbur bırakıldığımız patriarkın yaratıcılarının içsel deneyimlerine bir bakış belki de, ya da aslında hiçbir şeye mecbur olmadığımızı kendimize kanıtlamamız için bir fırsat.

Monday, August 2, 2010

Haziran 2010



Haziran 2010'da Tütün Deposu'nda yaptığımız atölyenin ÖNCE fotoğrafı. Sırayla ortaya çıkacak 'kral'larımızı tanıma fırsatımız olmadan önce...

Atölyenin bu 'ÖNCE' fotoğrafına kadar geçen kısmı, yaşayacağımız bedensel ve kimliksel değişimden önceki atölyenin teorik, oyunsal parçası. Konuşuyoruz, tartışıyoruz, biraz Drag King nedir onu dinliyoruz, biraz kendi deneyimlerimizi paylaşıyor birbirimizle kaynaşıyoruz. Dönüşüm deneyimini paylaşacağımız yoldaşlarımızı tanıyor ürkekliğimizi üzerimizden atıyoruz ve yavaş yavaş olmak istediğimiz adamı aklımızda şekillendirmeye başlıyoruz. Sonra kısa oyunlar oynuyoruz veee son bir defa kendimize
olduğumuz gibi bakıyor, kendimizle olduğumuz gibi oluyoruz...Ardından eğlence başlıyor.










































































































Fiziksel dönüşüm, göğüsleri sarma, giyinme, prezervatiften içi pamuk dolu penis yapma ve en son sakal bıyık yapma ardından tamamlanıyor. Fakat tabi ki erkeklik sakaldan ve kıyafetlerden ibaret değil, o yüzden Drag King atölyelerini New York'ta başlatan piirimiz Diane Torr nam-ı diğer Danny King'in tanımladığı bazı beden dili kuralları üzerinden 'adam gibi adam' olmanın gündelik hayatta beden kullanımı üzerinden çalışmalarını da yapıyoruz. Alan algısı, bacaklar, kollar, oturma kalkma, el sıkma, gülümseme(me), kalça, yürüyüş vs. Bu süreçte üzerine çalıştığımız erkek gerçek bir toplumsal erkek. Her genç ergen oğlan çocuğunun çevresinden bedenini nasıl kullanması gerektiği üzerinden öğrenmeye çalıştığı, çoğunlukla superman mükemmelliğine asla ulaşamadığı genel geçer erkek(si) beden dili üzerine çalışıyoruz. Yani Drag'lerimizin bu ideal maço adamı içselleştirmeleri kesinlikle şart değil. Atölye sırasında o en erkek adamı çalışmamızın sebebi erkekliğin hat safhası ile ilişkilenmek, standardize olmuş kadın/erkek rolleri üzerine içsel yolculuğumuzu yaparken net sınır çizgilerinde ilerleyebilmek. Bu sırada karakterimizin geçmişi, bugünü, zevkleri, korkuları, işi, hayat hikayesi yavaş yavaş oluşuyor, giydiklerinden sakalından saçından aynada gördüğümüz adamı tanıdıkça doğuşunu gözlemliyor onu tanıyoruz.

















Ve işte 'SONRA' fotoğrafları... Atölye'nin Tütün deposundaki kısmının sonuna geldiğimizde çektirdiğimiz fotoğraftaki krallar bu evreden sonra bir İstiklal caddesi gezisi ardından akşam yemeklerini seçtikleri bir yerde yeyip bir günlüğüne krallık deneyimlerine devam ettiler. O gece Onur Haftası için organize edilen bir partiye gecenin kralları olarak katıldılar ve göğüs bantlarından ve maço kimliklerinden yorulana kadar erkekliklerini yaşadılar. Bu atölyede girilen karakterler zaman genişliğinden olsa gerek detaylı olarak çalışılmış ve önlerindeki uzun günü geceki onur haftası hazırlık partisine kadar ve hatta parti sonrasına kadar sürdürmüşlerdi. Benim için gerçekten etkileyici bir atölyeydi. Katılan herkese çok teşekkürler...